Stres Çarkı-Çark Stresi

     

 İlkokul bire başladığı günlerdi.Cuma günleri kantin günü demişti öğretmeni iki lira harçlık vererek,alışveriş etmeyi,kantin önündeki ezici kalabalığı yararak kantinciye ulaşmayı becererek anaokulunda verilmeyen ama toplum içinde edinmesi gereken yeteneklerle donanacaktı.Bu arada kantin dediğim,protez vampir dişi satılan bir yermiş.Varın  siz tahmin edin gerisini.Benimki bu minvalde lüzumsuz oyuncaklardan dört tane alıp gelmiş bir gün.Yok bir tanesine de tepki verirdim lakin ilk önce neden dört tane aynı oyuncaktan aldın evladım diye sordum.Cevap gelen günlerin haberciydi. -Bu oyuncak elli kuruştu kaç tane alacaktım alla alla dedi.Hiç beklemediğim yerden gelmişti cevap. Allahım bu çocuğun anası babası harcadıkları paranın marjinal faydasını hesaplayan bir mesleğin neferleri.Neydi terzi miydi o kendi söküğünü dikemeyen.Hay bin kunduz...Sonraki günler tehditle falan kantinden uzak tutmaya çalıştım.Leblebi tozu nedir arkadaş yok leblebi yese anlarım da.
             Bi ara para vermedim çok istiyorsan kendi kumbarandan alırsın dedim.Paranın kendi kumbarasından çıkması ile benim cüzdanımdan çıkmasına farklı duygusal tepkiler veriyor.Kendisi kıt kanaat topladığı harçlıkları özenle saklıyor! fakat ben cüzdanımda para bittikçe sokaktaki atm lerden istediğim kadar nakit çekebiliyorum.Ayrıca kredi kartımda var ,o aletin olduğu yerde para bile vermeme gerek yok.Bi kaç kere beraber para yatırdık anlattım bunu yatırmazsam çekemem buda benim param.Yok bu ona inandırıcı gelmedi.Bildiğin gözünde ATM'lerden sınırsız para çekebilen kredi kartı ile sonsuz harcama yapabilen asalak gibi bireyleriz gözünde:)Bu kumbara hikayesinden sonra harcamaları ayda bir-ikiye düştü.Arada sırada ne olduğunu anlamadığım ama kantinden geldiğini tahmin ettiğim saçma şeyler görsem de ses etmedim.Stres çarkına kadar.Ne zaman başlamıştı bilmiyorum ama okul yıkılmıştı anlaşılan bir akım oluyor böyle şeylerde.Arkadaşımdan duyuyorum benimki tutturdu diyor.Sokakta görüyorum.Seninki böyle hafiften türküsünü söylüyor.-Görsen anne üff süper...-Berke Can'ın annesi almış görsen iki tane üff..Benimki yoğunlaşınca show haber de yayınlanıyor böyle saçma şeyler,show haber çok kominikeyşın bir bülten.Stres çarkları üç ülkede yasaklandı az sonra...Ben lisanslı oyuncak almadım hiç hayatımda,duyduğum en saçma şeylerden birisi bu, lastik topun üstünde karakter resmi olunca bi ev parası vermen gerekiyor.Niye lisanslı!o salak resim olmasa da olur,maksat top değil mi yok.Kapitalizm kimleri yedin de doymadın annem.Neyse inadım inat almam yani. Kantinci veto yemiş,okulda satışı yasak oh rahatım demiştim.Ama benimki bir gün ağzından kaçırdı arkadaşıma para verdim onların sitede satılıyormuş gibi şeyler geveledi.İşin aslı on gün geçmiş seninki parayı vermiş düdüğü çalmayı bekliyormuş.Parayı nerden aldın dedim kumbarasından zimmetine para geçirmiş.Belirlediğim limiti aşmış kağıt para kumbarasına dalmış.Kumbarayı incelemeden bir kaç gün önce odasındaki çöpü geri dönüşüm için ayırdığım çöplerin arasına boşaltıyordum ne göreyim 50 tl parçası 20 tl parçası ...parça pinçik edilmiş bir sürü para.Bunlar ne diye sordum kumbaradan çıkarırken yırtıldı köşeleri,kızarsın diye yaptım dedi.Allahım sana geliyorum...Neyse üç kere nefes alıp başladım paraları yırtarak yok etmek suçtur dedim.Suç-hapis-polis vereceğim on saatlik nutuktan daha etkili,çünkü arkak sokaklar diye bir realitesi var..Devletin bastığı paraya zarar vermek büyük suç dedim.Zaten korkmuş aklınca o korkuyla yok etmiş!bende cilaladım.Çünkü bazen parçalasan da kendini anlatamıyorsun.Kendi jenerasyonumla kıyaslayınca sosyal zekaları geri bu çocukların.Sanırım sokağın bize verdiği şeyleri hiç bir donanımlı okul yada avm lerin zeka dolu oyun salonları,sözüm ona zeka geliştirici oyuncakları veremiyor veremeyecekte.Üstüne Berke Can'a verilen üstünden on gün geçen stres çarkı parası eklenince içimdeki annemi çıkarttım.-Seni dolandırmış o çocuk alacak olsa on günde alırdı,paranın üstüne yatmış,hacılamış seni:)Tam anlamını bilmediği kelimeleri toplayınca ne ifade ettiğini çözdü.   -Ne yapacağım dedi.-Yarın o çocuğu bul paramı getirmezsen seni annene şikayet ederim de dedim.Annesi de aynı okulda öğretmenmiş.Tamam dedi.Aradan günler geçti elinde bi stres çarkı geldi.Çocuk çarkı alıp vermiş,iyi bari dedim.Bittimi bitmedi Süsengül sen çarkı bana ver,sana benim çarkı vereyim demiş.Süsengüle 10 lira borcum var dedi.Niye dedim.Süsengülünki 20 tl imiş dedi.10 liralık olanla ne farkı var dedim  onunki lisanslıymış...

Yorumlar

  1. ilkokul birde kantin kuyruğuna girip ayran ve simit almaya korkuyordum. onun yerine birilerine para verip benim için almasını sağlıyordum, komisyonsuz... :)) sokaktada da oynayan bi çociktim ama o itiş kakışla başedemiyordum demek... bence hala edemiyorum! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim zamanımızda kantin yoktu Dermişim:)vardı aslında ama alınacak bir şey yoktu:(paraya bakış açısı farklı her jenerasyonda,itiş kakış beni de darlıyor

      Sil

Yorum Gönder

Teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Korona Günlerinde Kış Hazırlıkları

Ömer Lütfi Lülü Efendi Konağı

Şampuansız Üç Yılın Ardından