Sen Sakarlık De Ben Nazar




Dokuz günlük bayram tatilinin altı günü İstanbul da geçti,haliyle yeni kendime gelecektim cancanlı İstanbul dedikodusu yapacaktımki geçen
sabah en aptal olaylardan biri geldi başıma.Site kapısından benimle beraber çıkmayı bekleyen araç yolun boşalması ile bir anda hareketlendi  o an bende onun geçmesini bekliyordum kaldırıma geçmek için,bir anda ardına başka  bir aracı çekmek için bağladığı halat ortaya çıktı sanırım beklerken gergin değildi zaten benim ardımda kalıyordu fark etmedim,hızlanması ile halat gerildi ben arada kaldım bacağımın yanından vurarak ayaklarımı yerden kesti.Dirseğimin üstüne ben diyeyim bir kuğu gibi sen de kurbanlık dana gibi düştüm,elimde müzik dinlediğim telefonum vardı,plastik kılıfım düşmenin şiddetiyle ezilmiş kulaklığın telefon girişi eğilmiş ve şans eseri kolum sadece berelenmiş. Her şeyde bir şükredecek taraf bulan gariban yanım ikinci araç beni ezmedi diye seviniyor içten içe.
Olayı fark edince araçtan fırlayan şoför
-abla bir şeyin var mı diye geldi.
içimden
-ablalar götürsün seni öküz dedim
dışımdan
-yaptığınız iş mi ya bi koy git dedim,üstümü başımı çırparken.

 İki tane çocuk önümden yürüyordu onlarda çok korktu iyi misin diye koşarak geldiler.Birazda onları ürkütmemek için ağzımı bozmadım.Buda sakarlık tarihime pırıltılı harflerle yazdıracağım bir olay olarak geçti.Tatilde İstanbul'da vapurdu yokuştu ay düşmeyelim oğlum dikkat et diye diye altı gün geçirip insanın kendi sahasında böyle bir şey olması ayrıca enteresan oldu.Yolda yürürken fırtınadan çarpan pencere camının kırılıp hemen arkama düşmüşlüğü de olunca top 10 da bir numarayı zorlamaz ama ilk beşe girer gibi.
Bunlar işte başkasına göre sakarlık bana göre hep nazar,elin gözü taşı deler der Anneciğim:)Anneler hiç boşa konuşur mu?Bende analık şeysimle -Gözü olanın dötü çıksın diyeyim bari

Yorumlar

Yorum Gönder

Teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Korona Günlerinde Kış Hazırlıkları

Ömer Lütfi Lülü Efendi Konağı

Şampuansız Üç Yılın Ardından