Erik Ağacının Altında

Temmuzun tembel bir öğlen sonrası geliyor hatrıma,olmayan takvimimde sayamayacağım kadar gün var okulun açılmasına.Evdeyim; biraz sonra bahçedeki erik ağacının altında mahalleli ile yenecek kısır için kavrulmuş soğan kokusu,kararsız ama ateşli bir rüzgarın havalandırıp havalandırıp tekrar yerine koyduğu kapının tülü uçuşuyor aklımda.Annem mutfakta telaşla halaylık yapıyor yazmasını,gerdanı terli, ayağına dolaşan bize mi yoksa havanın sıcağına mı bilinmez yine öfkeli.O zamanki çocuklara has bir yetenekle yaklaşan tehlikenin kokusunu alıyor uzaklaşıyorum.Birazdan doluşacakları ağacın altında aç karnımım sesini bastırıcak o şanslı eriği bulup ağzıma atarken sıcaktan memnunum her mevsimi ayrı seviyorum.Kızların mevsimlerden şikayet etmediği yaşlardayım.Erik ağacının altındaki çula oturup beklerken,kışları buz tutan evimizin pencresine vuran temmuz sıcağını çok yakıştırıyorum.Kapının tülünü sallayan rüzgar, erik ağacının yapraklarını hışırdatıp uzaklaşıyor.Çocuklardan en irisi bahçe çeşmesine taktığı hortumla sulamaya başlıyor un gibi olmuş kızgın bahçe toprağını.Elinde evden demleyip getirdiği çay ile nevaleyi yüklediği leğen yüzünden demir kapıyı omuzlayıp açan rukiye teyze gürültüyle dalıyor bahçeye "gız oraları çamur ediyonuz,bide sizin çamurunuzu mu yıkayacaz gavurun dölleri" derken eteğinin altındaki küçük kızı ile göz göze gelip kikirdiyoruz.Büyük kızları giriyor Rukiye teyzenin saldığı demir kapıdan "aa daha kimsecikler gelmemiş ya gız anne bizi zorunan getirdiydin"diye söylenerek.Rukiye teyze üç çocuk emzirmekten sarkmış memelerininin ağırlığı ile öne düşmüş omuzlarını silkeleyiveriyor "ağır bok yiyecediniz evde, aha ordada yatıyodunuz burdada yatacanız,gidin yatın şoraya"derken çulun ucuna leğeni ve kendisini bırakıveriyor.Biz yine rukiye teyzenin küçük kızıyla göz göze gelip kikirdeyince yanı başına koyduğu naylon terliği fırlatıveriyor kafama "gidin gız şorda kişneyin yonanın dölleri" yazmasını halaylık yaparken ardıma dönüp bakıyorum Onun'da gerdanı terli.Kafama tüküreyim diyorum anlayamadım yaklaşan tehlikeyi.Bir anneye ateş basmadan uzaklaşmanın önemini ta o yaşlarda kafaya yenen terliklerle ezber ediyorum.

Yorumlar

  1. :))) Çok iyiydi ya. Hakikaten anneye ateş basma anı! Çok tehlikelidir. Şahane gözlem!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birde yazma,uzun kollu penye gibi şeylerle ekstra zordur

      Sil
  2. Okurken sanki bende ordaydım da izliyordum olanları gibi bir hisse kapıldım. Bitince de keşke daha uzun olsaydı dedirtti. Çok güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim çok kıymetli bu yorum benim için,ben çok iyi anlatırım ama yazamam.yüreklendirdin beni ♥️

      Sil
  3. Kaleminize sağlık, gülümsedim okurken...

    YanıtlaSil
  4. Çok iyiydi :) Eline, kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
  5. Yok toplayacak kadar erik nerdee,toplanıp çay içilecek kısır yenecek

    YanıtlaSil
  6. Tehlikenin kokusunu alıp uzaklaşmak çok iyiydi, şanslı erik cümlesini de çok sevdim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 😉sevmene sevindim, yorumuna da. teşekkür ederim

      Sil
  7. aaa küçüklüğümde üzerinde araba sürdüğüm halı buuuu :)))

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel bir anlatım. İçinde yaşadım gözümde canlandı resmen :))

    YanıtlaSil
  9. Her ayrıntının ve her kişinin gözümde canlandığı bir yazı çok güzeldi :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Korona Günlerinde Kış Hazırlıkları

Ömer Lütfi Lülü Efendi Konağı

Şampuansız Üç Yılın Ardından