Bir söz "Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için,yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış diyordu"ahiret kısmını bilemedim belki kalbi temiz kategorisinde mansiyon falan alırım.Bu dünya içinse hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmaya devam. Koronanın kıpkırmızı boyadığı mahallemde marketler kavanoz kapağı yetiştiremiyor.Sebep önümüz kış.En güzel yerli ürünler o kavanoza girecek kış geldiğinde afiyet ile yenecek.Kadınlar karıncalara benziyor bu mevsimde.Yenecek ne varsa yuvalarına taşıyorlar sonra onları başka bir formda ölümsüzleştirip kilerlerinde saklıyorlar. Mahalle pazarına girmeye cesaret edemedim yoğunluktan,marketten domates aldım konserve için.Evde domatesten daha çok ihtiyaç duyduğum birde yoğurt vardır herhalde. Bu yıl ilk defa vişne reçeli yaptım.Vişneleri arkadaşım toplamış sağ olsun.Sen bunu şekere yatır sonrada kaynat deyip itekledi.Eskiden olsa kaynatır verirdi,galiba bana balık tutmayı öğretiyor. Minnak acı biberlerden turşu denerim yada jaleponeden, ekime kadar yolu
Merhaba komşular bir araştırma projemle daha karşınızdayım! Şurada topluca merak ettiğimiz Antalya Kaleiçi'ndeki konağı daha önce araştırmış, salt arşivde 80lerde çekildiğini tahmin ettiğim şu fotoğraflardan başka bir şey bulamamıştım. Cengiz Bektaş çekmiş,nasıl güzel Antalya fotoğrafları var.Salt arşivde tamamını incelemek isteyenlere https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/209075 Neyse bu gün şeytana rağmen bir dahi deyip başlayınca ikinci lanetli ev vakası ile karşılaştım.Ay komşuum çekiyorum resmen böyle şeyleri.Bknz: ilk lanetli ev :) Şimdi konak ve sahibi ile ilgili yaklaşık iki adet tez bir adet dergi ve bir kaç tarihi gazete okudum ama ters usulü bol dedikodulu, kaynağı mabadım olan bir sürü senaryo eşliğinde anlatacağım hikayeyi. Are you ready?one two three forrroo (ibrahim tatlıses tadında)Aranızdan ne diyor bu manyak,adam gibi anlatan olsa diyen müminlere link bırakıcam aşağıya.Aman Ters ablam ne bilimi ver dedikoduyu at odunu yak buraları diyene başlıyoru
Dört beş yıl öncesiydi no-poo diye bir akımdan bahsediyordu yerli yabancı blogggerlar.Dikkatimi çekmişti.Algıda seçiciliğimin altında yatan mevzu ise şuydu;şimdi ben çocukken sarışındım ay bunu söylemezsem çatlar ölürdüm.Türk kızlarının %60'ından duymuşumdur.Ne travma Yarebbim,barbie gibi doğ git sonra çaki'nin bebeğine dönüş:)Şaka şaka esmerleri gömmeyelim zira ben şu an koyu kestane saçımla bu gruba girerken,çaki'nin bebeği de kızıldır ayrıca deyip kıvırayım bari.Neyse sarı esmer farketmez çoğu insan evladı gibi güzel saçlı bir çocuktum.Ergenlikte de dökülme sorunları olduysa da (günlük 100-150 teli normal)genel olarak gür sağlıklı toka düşmanı diye tabir edeceğimiz bir saçım vardı.Sonra para kazanmaya başlayınca "ah kapitalizm yedin kuruttun sen bizi" gelsin boyalar gitsin fönler günleri başladı,kızıl balyajlar,sarı röfleler,görümce maşaları derken, saç bakım kremleri,ısı koruyucu ürünler,binbeşyüz etkili şampuanları da o günlerde öğrenmiş oldum.Derken bir
Çok güzeldi,bizim zamanımızda öğretmenden sadece korkulurdu...
YanıtlaSilayşe sabah yazını okudum benimde hafızamın bi köşesine gömdüğüm öyle öğretmenlerim oldu:(umarım yavrularımızın olmaz
YanıtlaSilUmarım olmaz,umarım çocuklarımız öğretmenlerinde aşık olunacak şeyler bulurlar.)
Silbiraz geç oldu ama ben de öğretmen adayı olarak kutlarım geçmiş öğretmenler günümüzü :)
YanıtlaSilgeç olsun güç olmasın merve hoşgeldin..
Sil:d GECTI AMA BENDE KUTLARIM
YanıtlaSilhoşgeldin the bircan bu yılı öğretmenler yılı yapalım gitsin:)
Silsevgili bacım bana lütfen bir i-meyil gönderir misin? seninle iletişmem gerenk :D
YanıtlaSilblogda mailim yokmu ki bakıyım bi
YanıtlaSil