90'larda Fakir ve Çocuk Olmaklar Üstüne

Konya'da erken soğur havalar sonra bitmek bilmeyen bir kış başlar sanırsın sekiz yıl falan sürer o sekiz ay.Sonra yaz geldi gibi olur "ana lan yaz geldi walla" derken en şanslısının daha kıçına bir kere deniz suyu kaçmıştır F I N I S H yazısını görüveririz isli bulutlarda.Gelsin karbonmonoksidin en koyusu gitsin ayazın en pıççaklısı sonra bekle sekiz yıl geçecek diye.Zengin mahalle ile fakir mahallenin is kokusu bile farklıdır buralarda.Aaa n'alaka diyen konyalı cici kız sen hiç sedirlerden geçtin mi bir kış gecesi?


Şimdilerde gazı mazı var amma velakin varoşlarda sobanın hakimiyeti tam gaz devam ediyor benim çocukluğumdaki gibi.O vakitler bana yokluğun resmini çiz abidin deseler tablomda soba-turşu ve salon bitkisi olurdu zannımca.Nasıl yani diyenlere tarif edeyim.Yazın ortalama yüz metrekare olan ev kışın gelmesi ile tek göz odadan ibaret oluverirdi.Kuzineli soba odanın üçte birinde hüküm sürerken üstünde bir güğüm iki ıbrıkla ısınma ve sıcak su ihtiyacımızı karşılamak için her zaman hazır olda beklerdi. 
    

Acıktığımızda hem kuzinesi ile hem üstündeki kısımda kaynayan tenceremizle mutfağımızda ocağımızda oydu.Şimdi seksen beş mutfak aletini bulaşık makinesine tıkarak yemek yaparken aklıma hep bir tencere ve bir bıçakla sobanın üstünde onu doğra bunu doğra azda bir yağ gezdirip ıbrıktan da az sıcak su ile on dakikada yemek yapan annem gelir.Kız bu homosapiens gelişen teknoloji ile gelişeceği yerde bence kendi bacağına sıktı ya.Allah sizi inandırsın benim yoğurt yapma makinesi alan arkadaşım oldu sormadım ama Allah bilir o yoğurdu yapamadı yaptıysa da sürdülebilirliği olmadı zira üşengeçtir sütü kim alsındı kaynatsındı kesin böyle olmuştur böbreğime iddiaya girerim.Neyse benim resme dönelim, kuzine can kuzine baş tacımız üçte yatak serdik mi sıcacık uyurduk.Neyseki bizimkilerin aile planlamasından filan haberi vardı dört kişilik çekirdek ailemizle şehrin pencereden giren kirli havası-sobanın evden çaldığı oksijen-it gibi sokakta yediğimiz ayazın bagirsaklardakï gazı ile zehirlenmeden uyandığımız her sabah bence mucizenin ta kendisiydi.😊                  
Kış mevsiminin de levelleri vardı ki bu kısım en erken kısmına denk gelirdi.Hava artık bahçe çeşmesini dondurmaya başladığı vakit burnumuzdaki sümüğün donduğu vakitti.Okula giderdik o rezilliğin arasında birinci sınıfta öğretmenin yakamadığı sobayı yakmisligim var sanki eğitim hayatımda hatırladığım en yıldızlı başarım da bu ya neyse kuzine diyordum.Kuzine çok komplike bir aletti lakin evin kalan kısmına hiçbir faidesi yok idi misal donan turşu bidonlarına.Arkadaş evin içindeki turşu donarmı ya donardı walla.Anacığım onu da getirirdi odanın içine artık odanın içinde bize düşen metrekare biraz daha azalırken Annem birşey için daha kaygılanır onu da odanın içine transfer ederdi neydi o resimdeki son eksik parça salon bitkileri way anasını romalılar onlarda geldimi bildiğin kümes olurdu o oda,çocuksun ya atlayıp zıplamaya,çantanı yayıp ders yapmaya yer kalmazdı.Annem odanız falan olmadı da bir sehpa alsaydık üstünde ders yapardınız diye hayıflanıyordu geçen,mütemadiyen güldüm sadece, kadın kafamdaki resmi görse kendini kesecek.Çalışma masasına takılmış ne odası ne çalışma masası Anne hoksijen yoktu h2O demedim yazık anadır😁

Yorumlar

  1. Ah kıyamaam...Zengin bebeleri kafelerde kuzine romantizmi yaparken,cefayı kuzineli evlerde yaşayan çocuklar çekiyor :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 😁yaw birde işin o boyutları var,garibanlık zordur lakin insanı öldürmeyen herşey güçlendiriyor be camgüzeli

      Sil
  2. Maalesef hala bir çok evde çocuklar için hala oksijen yok :((. Bir yerlerde sadece tarihler değişiyor. Hayat herkese adil değil ne yazık ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malesef,tek umudum o çocukların eğitim hakları ellerinden alınmasın,İşte o vakit kaderlerini değiştirme şansları oluyor kendimden biliyorum

      Sil
  3. Bence de sıktı Homosapiens kendi bacağına. Şimdi bizi götürüp M.Ö. ne bileyim 10000'e filan bıraksalar, yarımız açlıktan ölür, geri kalanlarımızı vahşi hayvanlar yer, bir kısmımız da diş çürüğünden filan ölür. Hatta yoğurt yapma makinelerimizle filan gidelim Taş Çağı'na, ay sinirlerim bozuldu :D

    Ya bu İç Anadolu ne zalim bir coğrafya :/ Gerçi biz de İzmir'de salonda bir adet Japon sobası yakarak kış geçiriyorduk, evin geri kalanına gitmesi gereken aile fertleri ya koşarak gidiyordu ya da üzerlerine fazladan bir hırka filan giyiyordu. Evin soba yanmayan tarafı yemin ederim ıslaktı; ıslak-soğuk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bi ara demiştim ya salon bitkisi lanetim var diye bundan ötürüydü.Çocuken ne kadar giydirdiysem evlendim ana evinden ayrıldım ama hala ofiste evde gereksiz sayıda salon bitkisine bakıyorum.Nasıl oluyor anlamıyorum biri bir sebepten ötürü bana bir salon bitkisi alıyor:)Homosapiens ler acınası bir sona yürüyorlar yoğurt yapma makineleri ve 400liralık türk kahvesi makineleri ile:)ay okumaz inşallah insan 400 liralık türk kahvesi makinesi ile ne yapar yahu sarışın olmasa uzaya ilk giden gemi ile yollayasım var ama sarışın kıyamıyom konyada bu cins pek bulunmuyor.Ben hiç kışın deniz olan bir yere gitmedim ama ıslak bir soğuk olduğunu duymuştum bizdeki pıççaklı olandan

      Sil
  4. Valla aynen öyle yaşadım iyi ki öyle yaşadım. Hem çok zevkliydi , hem de şimdi nelere kıymet vereceğimi iyi bilir oldum :) Çok hoş samimi bir yazı zevkle okudum :)eline sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymet konusu ayrı,her halttan anlamaklar ayrı,mina'nın dediği gibi milattan önceye gitsek şansımız büyük😁

      Sil
  5. Dönemin en önemli icadı elektrikli battaniyeler de olmasaydı vay halimize:) ne büyük zevkti sobanın arkasına uzanıp sıcağın sarhoşluğuyla uyuya kalmak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o uykuda bir yanık kokusu gelirdi,anlardım kuyruğum fazla ısınmış:)bizde elektrikli battaniye hiç olmadı büyük ihtimal sakatlık olur diye almamışlardır zira ben de korkarım bu korku genetik olabilir:)

      Sil
  6. yaa ne güzel yazmışsınız:):) bende o evlerde büyüdüm çok güzeldii...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel o yokluk günlerini hepimiz tatlı anıyoruz

      Sil
  7. Merhaba.Oldukça kaliteli bir blogunuz var sizi takibe aldım.Zaman ayırmak isterseniz sizi de yeni açtığım blogumu takip etmeye davet ediyorum.Sağlıcakla Kalın.

    https://hepfragmanizle.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim nazik yorumunuz için,hemen bakıyorum yeni adrese

      Sil
  8. Şu kesin ki: Güzel günlerdi 😀

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Korona Günlerinde Kış Hazırlıkları

Ömer Lütfi Lülü Efendi Konağı

Şampuansız Üç Yılın Ardından